Ana içeriğe atla

Cemaatler ve Tarikatlar çıkmazı, Türkiye'deki Cemaat/Tarikat tehlikesi

Cemaatleri/Tarikatları neden mi eleştiriyoruz? Çok basit.

Türk insanı bir şeyi analiz ederken daima duygusal yaklaşır, her sakallıyı dedesi zanneder. 21. yüzyılın "Kamuflaj" yüzyılı olduğunu bilmeyenlerin Cemaat/Tarikat aldatmacasına inanmaları çok normal bir durum. Tarikatları üç sınıfa ayıralım. Bunlar; ibadet sınıfı, organizatör sınıfı, parayı çuvallayanlar sınıfı olarak 3'e ayrılır.


Alttaki sınıfın orta sınıftan ya da üst sınıftan haberi yoktur. Çünkü sorgulamak gibi bir uğraşları yoktur. Yarattıkları o "Suni" İslam dini, onlara sorgulamayı değil, koşulsuz biat etmeyi öğütler.

Bu alttaki sınıftan düzenli bağış yapmaları istenir, üst sınıfa ait kendi ticari mallarının satın alınması istenir. Böylece kendi aralarında para sirkülasyonu oluşturup; tarikatların ana bütçesini-sermayesini oluştururlar. Araştırın. Bunlar sadece benim bir tarafımdan uydurduğum hikayeler değil. Yanmayan kefen, okunmuş su, bilmem ne satanlar ben değilim, cemaatler. İslam'ı kendi ticari emellerine alet ederek yozlaştırdılar. Böylece yüzbinlerce Türk genci, bunların yarattıkları sahte İslam dinini, gerçek İslam diniyle karıştırarak ya ateist oldu, ya da deist.


Bu tarikatların bana göre en zararlı yanı, şeffaf olmamalarıdır. Bakın burası çok önemli. Ön kapıdan baktığın zaman Allah'ın adıyla iş yaptıklarını sanırsın, arka kapıdan baktığın zaman çok farklı şeylerle karşı karşıya kalırsın. Cemaat, tarikat değil; adeta şirket olmuş durumdalar. Bunları kasıtlı olarak yazmıyorum. Günümüzde güce ulaşabilmenin en önemli yolu sermayeyi kontrol etmekse, evet, cemaatler/tarikatlar tehlikelidir. Şunu da çok net söylemek istiyorum; Türkiye'deki küçük-büyük cemaatlerin, tarikatların toplam mali bilançosunu hesaplayabilsek, en değerli Türk şirketlerinin toplam değerini geçmiş olduğunu görürüz.


İşte tehlike tam olarak burada başlıyor. Önce parayı kontrol ederler, sonra iktidarı, sonra devletin tümünü. Bu söylediklerim sizlere sözde bir cemaati hatırlatmadı mı? Evet, bahsettiğim cemaat tam olarak Gülen Cemaati. Hani bir dönemlerde herkesin "Hocam" dediği elebaşı terörist olan Fethullah Gülen'in cemaati. Bakın bu cemaatin işleyişine, önce paraya hükmettiler, sonra bürokrasiye, daha sonra askeriyeye. Tüm bunları yaparken de bir taraftan siyasetçileri yanına topladılar, bir taraftan sanatçıları. Herkes sandı ki bunlar "Hizmet" yapıyor. Ben insanların kandırıldığına değil, göz yumduğuna inanıyorum

.
Dediğim gibi, şeffaflık çok önemli. Eğer bu cemaatleri ve büyük tarikatları iyi denetleyemezsek 2. bir FETÖ ile mücadele etmek zorunda kalmamız elzemdir, kaçınılmazdır. O yüzden hiç kimse gelip de "Cemaatlere laf söyletmeyiz, Müslümanları bir araya topluyorlar" demesin. Evet, dışarıdan baktığın zaman öyle gözükebilir ama içinde dönen olayları bir bilseniz hiç öyle demezsiniz. Ne olur tekrar kandırılma Türk insanı! bu sefer zor toplarsın kendini. 
Ben, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak naçizane uyarımı bir vatandaşlık görevi edasıyla yaptım. Sizlerde çevrenizdekileri uyararak bu çukura düşmemeleri hususunda gerekli uyarıları yapın.

"Türkiye Cumhuriyeti, zihniyet değiştirmemiş cemaatlerin barındığı bir ülke olamaz."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Moratoryum nedir? Osmanlı'da Moratoryum İlanı (Ekonomik-İktisadi)

Moratoryum nedir? Osmanlı'da Moratoryum İlanı  Moratoryum veya tam anlamıyla moratoryum ilanı, mali çöküşü gerçekleşen bir devletin, "Mali çöküş içerisindeyim, sizlere borçlarınızı ve borçlarınızın faizlerini ödeyemeyeceğim" anlamına gelir. Bu mali çöküş ilanını Osmanlı Devleti tarihinde 1875, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ise 1958'de görürüz. Osmanlı Devletinin mali çöküşünün detaylarını çok kısaca belirtmek istiyorum. Osmanlı, 19. yüzyılın başlarına geldiğinde sanayisi çökmüş, sürekli iç ve dış borç alan bir devlet haline gelmişti. Bu sorunların nedenlerini tarihçiler genellikle şunlara bağlar:  a) Yabancılara, özellikle İngilizlere tanınan sınırsız haklar. b) Antlaşmalar ve borç tuzakları c) Üretime değil, tüketime yanaşılması, borçların karşı ödeme olarak kaynakların gösterilmesi. Tabi bunlara ek olarak bürokrasinin yabancılar tarafından işgal edilmesi, yerli Osmanlı tüccarlarının piyasalardan dışlanması, Batı ürünü kullanılmasına teşvik edilmes...

Bir meczup(!) adam, İdris Usta! (Hayat Hikayesi ve Kişisel Görüşlerim)

İdris Ustanın hayat hikayesini merak ediyorsanız, onu kendi ağzından  dinleyin: Tıkla İdris Ustayı bir izleyici olarak tanımlamak gerekirse; biraz çılgın, fazlasıyla özgürlükçü ruha sahip, yaşamdan zevk almasını bilen bir adam. Kimilerine göre bir akıl hocası, yaşam koçu, kişisel gelişim uzmanı. Ustayı can kulağıyla dinlersek eğer; çok şey öğreniriz. Ustanın izleyicilerinden maddi bir beklentisi yok. Hatta videolarına reklam bile koymuyor. Çünkü,  İdris Usta maddi bir doyuma ulaşmış, insanların gözünü açmasını isteyen, insanların artık "modern" kölelik yaşantısından uzaklaşması gerektiğini ifade eden bir büyüğümüz. Bu yüce gönüllü insana atılan iftiraların başında; misyoner olduğu, insanları dininden ve manevi değerlerinden uzaklaştırmak için kullanılan bir kukla olduğu söylemleri geliyor. * Bu yazı İdris Ustayı ne övmek için, ne de yermek için yazılmıştır. Yalnızca felsefesini, karakterini, görüşlerini ele almak için yazılmıştır. * Kendi diliyl...

Bilgi Devleti kuruldu!

Bilgi Devleti kuruldu! Biz kimiz, misyonumuz ve vizyonumuz nelerdir?  Bilgi Devleti, bağımsız bir kaç genç tarafından kurulmuş, bağımsız ve objektif içerikler paylaşan bir blog sitesidir. Misyonumuz: Objektif bir pencereden bakarak içerik üreterek bu içerikleri sizlerle paylaşmayı amaçlıyoruz.  Vizyonumuz: Türkiye'de ve dünya genelinde çok okunan bir blog olmak, hızlı ve doğru bilginin aranan adresi olmak. Kuruluş tarihimiz: 22.08.2017